Edebiyat Dergisi
Yayınları
14108. Gösterim
Akşam Gazetesi, 1 Mart 1995
Nuri Pakdil de kim? diye sormak isteyecekler olabilir. Özür dilerim ama Nuri Pakdil’i okumamışsanız, Nuri Pakdil’i anlatmam zordur. Nuri Pakdil, ancak okunur, anlatılamaz.
Ben, gece karanlığında yalnızlaşınca Nuri Pakdil okurum.
Nuri Pakdil, elimin ulaşabileceği bir yerlerde durur.
Rastgele açılan bir sayfasından okumaya başlarım.
Nuri Pakdil, gece karanlığından gelip yüreğimde kördüğüm olan çığlığa bir senfoni sedası verir.
Kendi çığlığımdan korkmamı önler. Sorular, beni incelemeye, bulmaya, bilmeye sürükler.
Paniğim biter.
Nuri Pakdil, hüsranın ve mağlubiyetin kahredici yalnızlığından kurtulmayı ve insanımızı, kültürümüzü, tarihimizi sımsıkı kucaklamayı öğütler.
***
Sn. Cumhurbaşkanı, Saraybosna’yı kuşatma altında tutan Sırp canilerin tehditlerine, Birleşmiş Milletler’in boyuneğmesi üzerine ziyaretini iptal etmek zorunda kalınca acaba neler hissetti?
Kendimi, bir an için onun yerine koydum.
Uzun zamandır görmediğim ailemi ve akrabalarımı ziyaret etmek istiyorum. Beni, ailemin oturduğu şehrin yakınındaki bir başka şehire götüren uçak, havaalanına inmek üzere…
Heyecanlıyım.
Uçak iniyor… Aktarma yapacağım.
Yetkililer, ikinci uçağın seferden kaldırıldığını bildiriyor.
Sağa-sola başvuruyorum, ama çaresizim.
Kimsenin kılı kıpırdamıyor.
İsminin Yarbay Gary Coward olduğunu öğrendiğim bir görevli; Birleşmiş Milletler’in ailemin oturduğu şehrin yollarını kesen çeteden “İzin” alamadığını söylüyor. Boğazıma bir şeyler düğümleniyor.
Ağlamak istiyorum…
***
Nuri Pakdil, 1972’de, Edebiyat Dergisi’nde ilk önce “Batı Günlüğü” başlığıyla yer alan, daha sonra “Batı Notları” diye basılan muhteşem klasiğinin ilk satırlarında, uçakla yurt dışına çıkarken, uçağın içinde hissettiği tuhaf bir çınlamadan söz eder:
“Kuşluğa doğru, uçak Ankara’dan kalktı. Hâlâ, alandaki arkadaşlarımın ellerini tutuyormuşum, sanıyorum.”
“Yolcuların çoğunluğu Türk.”
“Aşağısı Trakya ve Balkanlar. Buralar da bizim yurdumuzdu, Türkiye’nin toprakları içindeydi. Üç yüz yıldan artık bir süre bizim olan, uygarlığımızın bir parçası olan buraları kolay kolay bırakmamalıydık. Trakya, tarihi bir soru olarak yeni kuşaklara öğretilmeli, yeni kuşaklardan, bu sorunun mutlaka cevabını bulmaya çalışmaları istenmelidir. Trakya’yı nasıl yitirdik? sorusu uçağın içinde durmadan çınlıyor.”
***
1972’de, Nuri Pakdil’in Balkanlar üstünde uçağın içinde hissettiği tuhaf çınlamayı Sn. Cumhurbaşkanı ve maiyetindeki heyet, GAP uçağıyla Hırvatistan’ın Split şehrine inerken hissetti mi, bilemiyorum.
Sn. Cumhurbaşkanı, Nuri Pakdil’i tanır.
Muhtemeldir, “Batı Notları”nı okumuş olabilirler.
Şayet, okuyamamışlarsa şimdi okuyabilirler…
—
“Batı Notları”nın kitap olarak ilk basımı 1972’dedir. Başucumdaki basımı, 1980 yılına ait. Kitap, şu anda hiçbir yerde satışta değil. Tükenmiş.Kültür yayıncılığında “hak edilmiş” bir saygın yerde oturan Yapı Kredi Bankası, Nuri Pakdil’in eserlerinin toplu halde okura ulaştırılmasında aracılık edemez mi? Sn. Enis Batur ve arkadaşları acaba ne derler?
EDY © 2002 - 2016 | Hata Bildirin | Yasal Uyarılar | eMail Kayıt | Mobil Cihazda Aç | +90 532 291 7896 |