Edebiyat Dergisi
Yayınları
13862. Gösterim
Milli Gazete, 6 Mart 1977
Çok sevdiğimiz, saygı duyduğumuz bir ağabeyimiz, “Sevindirici gelişmeler”den bahsedilen bir mektup göndermişler. Aynen katılıyoruz görüşlerine, ama elimiz değmiyor yazmaya birtürlü. “Biat II”den yazdığımızdan bu yana iki “Edebiyat” çıktı, iki olay sayılabilecek. Oysa biz, daha sathî, daha gereksiz şeylerle dolduruyoruz köşemizi, aktüalitenin karmaşıklığı içinde kaybediyoruz kendimizi. Arada bir de olsa, sevdiklerimizin uyarıları, şöyle bir geriye baktırıyor, arpa boyu katedilen mesafeyi göstermek için. Teşekkürlerimi sunarken mektubu aynen alıyorum, “Sevindirici gelişmeleri” hep beraber görmemiz için.
“Ülkemizde, sanat-edebiyat faaliyetleri cümlesinden, olup-bitenlere ilgi duyuyor muyuz, acaba? Yıllardır dünya görüşümüz karşısında oluşturulmaya, katılaştırılmaya çalışılan bağnaz tavırların çözülmesi, yokedilmesi yolunda sanatçılarımızın gösterdikleri çabanın farkında mıyız? İzliyor muyuz, sanat-edebiyat alanındaki gelişmeleri?
İzlemeliyiz. Çok temiz, çok ustaca vurgulanıyor sanatçılarımızca, durumumuz, insanımızın, toplumumuzun, çağımızın durumu, müslüman yazarlarımızca, şairlerimizce, sanat ölçülerini tutturmuş biçimde, irdeleniyor. Sıkıntıların, bunalımların, insanın başına gelenlerin, insan-din bağlamında ele alınması gereğini vurguluyorlar. İnsan-din ilişkisinin niteliğinde arıyorlar, çağın sıkıntılarını. Sürekli “Din”i gündeme getirmek istiyorlar. Din üzerinde düşünülmesini istiyorlar, kendilerinden söz ettiriyorlar, dinletiyorlar anlattıklarını.
Ortalığın bu denli karışık olduğu, yıllardır birikegelen, duvarlaşan ön yargıların belirlendiği bir dönemde ne yapılabilirdi, ne yapmalı? Bu karışıklığı gidermek, ön yargıları kaldırmak yolunda sanat, edebiyat yaklaşımından daha etkili hangi yaklaşımdan söz edilebilir? Ancak sanatla, edebiyatla anlatabiliriz, konuşabiliriz, etkili biçimde. Din düşmanlığı, ne de olsa, entelektüel tavırlarla sürdürülüyor, ülkemizde. Dini, insanın düşüncesinden ve hayatından çıkarma eylemlerine, sanatla yapılan bu eylemlere nasıl karşı duracağız. Mukabil sanat faaliyetleriyle değil mi? İşte, bu yapılıyor.
Sekizinci yılına girmiş bulunan “xEdebiyat”ta, sürekli, yerli düşüncenin, İslâmcı dünya görüşünün anlamı vurgulandı, vurgulanıyor. Yerli düşünceyi, asırlarca içinde soluk alıp verdiğimiz İslâmi hayat tarzını kaale almayan, gelenekten, geçmiş kültürümüzden sözederken İslâmın adını ağzına almayan edebiyat yazarlarına, ısrarla, sözetmediklerini, kaçtıklarını, yabancısı olduklarını hatırlattı, tekrar tekrar bildirdi, duyurdu. Özellikle yazar Nuri Pakdil’in yalın, en yeni kelimeleri kullandığı, etkili yazıları, çok önemli değişmelere sebep oldu, ülkede. “Edebiyat”, yerini kabul ettirdi. Onu artık, sağcı bilinen ama İslâmcı olmayan dergilerle karıştırmak mümkün değil. Karışıklıklar, karıştırmalar dönemi sona eriyor yavaş yavaş. Ortalık duruluyor, yerler belirginleşiyor.
“xEdebiyat”, dergi ve yayınları olarak, İslâmın mutlak, evrensel ilkelerine inanan, bu ilkelerin ışığında, bu ağın içinde olduğunu bilerek, geçmiş kültürümüzü algılamaya uğraşan, çağın içinde uygarlık planında bir konum almaya yönelik, kendine düşen eylemi yürüten bir merkezdir. Sanat üretim merkezi. “Edebiyat”ı bir eylem olarak görmek, onun uzun vadeli oluşumlar peşinde olduğunu anlamak bakımından, özellikle önemlidir. Elbette, “amaç”, bizlerin kısa ömürlerini aşan zaman menzilleriyle alâkalı. Her nesil kendine düşeni yapacak ve sürekli eylem amaca ulaşmada sebep olacak. Sebebi sağlayan insanlar, kendilerine düşeni yapmanın ilâhî mükâfatını göreceklerdir.
Sanat, edebiyat dergilerini, gazetelerin sanat-edebiyat sayfalarını izleyenler görüyorlar, “xEdebiyat” ve “Nuri Pakdil” üzerine yazılanları. Bütün bunlar sevindirici gelişmeler değil mi?
“Edebiyat'a ilgi duyarak, üstünde düşünerek, anlayışımızı, çağın gerektirdiği boyutlara ulaştırabilir, etkinliği büyütebiliriz.”
EDY © 2002 - 2016 | Hata Bildirin | Yasal Uyarılar | eMail Kayıt | Mobil Cihazda Aç | +90 532 291 7896 |