EDY

Edebiyat Dergisi
Yayınları

N. Pakdil
♦ Kitaplarımız
Baskısı Bulunanlar
Baskısı Tükenenler
♦ Nuri Pakdil
Nuri Pakdil
Bir Biyografi Denemesi
♦ Edebiyat Dergisi
Edebiyat Dergisi
Dergi Sayfalarından
Dizin (1969-1984)
♦ Edebiyat Dergisi Yayınları
E.D.Y. Hakkında
E.D.Y. Kataloğu
Tüm Kitaplar
♦ Değiniler/Seçilenler
Değiniler
Seçilenler
♦ Satış Noktaları
Kitapçılar
Online Satıcılar
♦ İletişim
İletişim Bilgileri
İletişim Formu
♦ Mesaj Panosu
Mesajları Oku-Oyla
Mesajını Ekle
 
İçerik Sorumlusu
İdris HAMZA
Internet İlk Yayım Tarihi
3 Kasım 2002
 
Sürekli cümle kurarak cümlelerini bozmalıyım bunların. (Edebiyat Kulesi, s. 51)

Değiniler

34 Kişi Online
20 Nisan 2025 Pazar 22:55:17

 

Sürekli Bayram

Halis Emre

7361. Gösterim
Milli Gazete, Sanat, 8 Eylül 1978

“Oruç geldi, hepimizi bir bir denetledi, içimizi denetledi, dışımızı denetledi, toplumumuzu denetledi. Yeryüzü, bu yıl böylece bir varoluş sınavından geçirildi. Geçen geçti, kalan kaldı bu sınavda. Umutsuz olmamalı insan. Yinelenecektir bu sınav bir daha: İnsan, bir kezliğine olsun başarılı olmaya bakmalı bu sınavda.” der Nuri Pakdil Biat II’nin bir yerinde. Bu yıl da denetlendik. Geçen geçti, kalan kaldı yine.

Bayram geldi sonra.

Oruç, bir ay süreyle hem insanı denetleyip, hem de insanın kendi kendisini denetlemesini sağlarken, insan bayramla birlikte birden kendi kendisiyle karşı karşıya kalıyor: Kendine karşı, çevresine karşı, tüm yeryüzüne karşı. Görevi, sorumluluğu açısından kendini denetlemek zorunda kalıyor.

Orucun bir buyruk olarak yerine getirilmesinin insana verdiği iç mutluluk dışında açlığı duyarak aç insanları da düşünmek gibi, fitre gibi çok geniş bir toplumsal amacı da vardır. Bir ay süreyle aşama aşama içimizi bayramlaştıran, bayrama hazırlayan oruç bu toplumsal yönüyle de dışımızı bayramlaştırmamızı zorunlu kılar. Ancak böyle olunca, bayram, gerçek amacına ulaşıp evrensel çapta bir sevinç ve mutluluk kaynağı olabilir de onun için.

Sonra öteki bayram gelecek. İnsanı sonsuz mutluluğa götürecek mücerret kuşun öteki kanadı! Kurban Bayramı. Yaratıcının insana sunduğu ikinci evrensel bağış. İnsanın kendisine bile kurban edilmesini yasakladığı ikinci yeryüzü olayı. Bakalım günümüze; bayramların amacına ulaştığını görebiliyor muyuz? Ramazan Bayramı’na bakalım: Orucun amacına ters düşen açlık gerçeğiyle karşılaşıyoruz hemen yeryüzünde. Sömürgeci ulusların kanlarını emdikleri Afrika ülkelerinde, Asya ülkelerinde milyonlarca insanın açlıktan öldüklerini ya da ölümle boğuştuklarını görüyoruz. Kurban insanı öldürmenin kesinlikle yasaklandığını simgeler. Günümüze bakalım: Siyasa amaçlı, sömürü amaçlı sayısız cinayetler. İnançtan uzaklaştırılmış ya da inancını, inancının tüm kurumlarıyla yaşama özgürlüğü elinden alınmış insanlar da toptan kurban edilmiş olmuyor mu? Kaldı ki, içimizi bayramlaştırsak da dışımızın bir cehennem oluşundan her insan ayrı ayrı sorumludur, suçludur. Ancak şurası bir gerçektirki, bayramlar bir inancın bir devletin bir uygarlığın öğeleridir, birbirinden ayrı düşünemeyiz. Devlet ve uygarlık, inancı oluşturan ilkeler bütünlüğünün aynı amaca yöneltilmesi, aynı özgür işleyişe kavuşturulmasıyla mümkündür.

Kişiye düşen görev, sorumluluk bayramları kendi kurumlarına kavuşturma eylemi içinde olmak, sürekli bu şuurda olmak. Bundan sonra başlar tüm insanların bayram mutluluğuna kavuşması. Sorumluluğumuz bunu amaçlamalıdır.

Hepimizin hesaba çekileceği büyük bir yargı günü duruyor önümüzde.

 

 

TecnoWeb EDY © 2002 - 2016 Hata Bildirin | Yasal Uyarılar | eMail Kayıt | Mobil Cihazda Aç +90 532   291 7896