Edebiyat Dergisi
Yayınları
12258. Gösterim
Milli Gazete, Sanat, 12 Aralık 1977
Nuri Pakdil, bir bakıma, ilişkilerindeki olumluluklarıyle, sanat dünyamızda, edebiyat dünyamızda “barışçılığın”, “yazarlar arasında karşılıklı saygı gereğinin”, “yazarlar arasında karşılıklı konuşma gereğinin” simgesi olmadı mı? xEdebiyat dergisi çevresindeki sanatçılar, yazarlar, olumlu bir tartışma ortamı oluşturmadılar mı? Sanmıyorum, bunun tersini savlayanın çıkacağını.
Farklı dünya görüşüne sahip sanatçılar, yazarlar arasında hoşgörüye dayalı, saygılı ama ödünsüz tartışmalar, eleştiriler xEdebiyat dergisiyle örneklenmedi mi? Sanırım, Edebiyat dergisinde yazan sanatçılar, yazarlar bir kez olsun başvurmadılar karaçalmaya, insanı küçültücü yaklaşıma. Edebiyat dergisinin bir olumluluğu da bu yaklaşımındadır bence.
Niye mi düşündüm bunları, niye mi yazıyorum bunları? Ceyhun Atuf Kansu’nun, Edebiyat’ta yayımlanan çok güzel, çok ilginç iki mektubunu okudum da şimdi yeniden, onun için düşündüm bunları ve onun için yazıyorum bunları.
Ceyhun Atuf Kansu, derginin Ağustos 1976 sayısında yayımlanan, Nuri Pakdil’e yazdığı bu birinci mektubunun başlarında şöyle der: “xEdebiyat dergisinin her sayısını gönderirsiniz. Bu değer vermeye teşekkür borçluyum. En azından derginizi okumaya layık görüyorsunuz beni. Derginizi okumamı istiyorsunuz. Üstelik derginizin savladığı düşüncelerle de hep birlik değilim. Ama hoşgörüyle dolusunuz. Ben de bir toplumda düşünce yaşamının ancak hoşgörüyle gelişebileceğine inananlardanım. Diyebilirim ki uygarlık hoşgörünün yaşamla özdeşleşmesinden başka bir şey değildir. Derginizdeki Türkçenin yeniliğini, tazeliğini de hep sevinçle karşıladım. Ayrıca, güzel şiirler de okudum yapraklarında Bir de İslam dünya görüşüne çağdaş insanın açısıyla yaklaşmak istiyorsunuz ki, bu da, benim ilgimi, saygımı çekiyor”.
Ağustos 1977 sayılı Edebiyat dergisinde yayımlanan ikinci mektubunun sonlarında şunları söyler Ceyhun Atuf Kansu, o güzel, o pırıl pırıl Türkçesiyle, o ışıklı diliyle: “Derginizi dikkatle, diyebilirim ki sevgiyle okuyorum. Bir öğretide sağlam, çağdaş ve içtenlikli olmanız sevgi ve saygı uyandırıyor bende. Karşı çıkarken de insanca ilişkilerin özündeki saygıya bağlı kalıyorsunuz. Bu sağtöre bağlılığı gönendiriyor beni”.
Sanatçılarımıza ve yazarlarımıza sözüm burda: Mektuplarla olsun birbirimize yaklaşamaz mıyız, birbirimizi anlamaya çalışamaz mıyız? Bu, bir esirgemezlik de (!) olsa, göze alamaz mıyız bu esirgemizliği? Bir denemeye değmez mi?
“İnsanca ilişkilerin özündeki saygıya bağlı kalarak”, inançları ne olursa olsun, sanatçılar, yazarlar birbirlerine yaklaşmazlarsa, o ülkenin yurttaşlarını hiç ırgalar mı barış, hiç ırgalar mı dostluk?
Her şeyde sanatçılardır, yazarlardır ülkelerin öncüleri, yol açanları. Yurttaşları birbirlerine dost kılacak giz sanatçılardadır, yazarlardadır kuşkusuz.
![]() |
EDY © 2002 - 2016 | Hata Bildirin | Yasal Uyarılar | eMail Kayıt | Mobil Cihazda Aç | +90 532 291 7896 |