EDY

Edebiyat Dergisi
Yayınları

N. Pakdil
♦ Kitaplarımız
Baskısı Bulunanlar
Baskısı Tükenenler
♦ Nuri Pakdil
Nuri Pakdil
Bir Biyografi Denemesi
♦ Edebiyat Dergisi
Edebiyat Dergisi
Dergi Sayfalarından
Dizin (1969-1984)
♦ Edebiyat Dergisi Yayınları
E.D.Y. Hakkında
E.D.Y. Kataloğu
Tüm Kitaplar
♦ Değiniler/Seçilenler
Değiniler
Seçilenler
♦ Satış Noktaları
Kitapçılar
Online Satıcılar
♦ İletişim
İletişim Bilgileri
İletişim Formu
♦ Mesaj Panosu
Mesajları Oku-Oyla
Mesajını Ekle
 
İçerik Sorumlusu
İdris HAMZA
Internet İlk Yayım Tarihi
3 Kasım 2002
 
Değişmeyen yasa: cüz’î kurtuluş yok; kurtuluş: küllî. (OGD 6: Yazmak Bir Mûcize, s. 67)

Seçilenler

72 Kişi Online
27 Mart 2025 Perşembe 10:18:43

 

Bizde Tiyatro

Abdurrahman Dilipak

8406. Gösterim
Milli Gazete, 2 Nisan 1976

1976 yılı periyodik neşriyat açısından sağda ve solda büyük patlamalara yol açarken kitap türünde hissedilen bir durgunluk göze çarpıyor. Bu arada Akın Grub’un Yeşilçam denemesinden sonra, TV’nin de yoğun etkisi ile Beyaz Perde ye yönelik birtakım çalışmaların varlığı sağ kültüre yeni kurumlar kazandırıyor. Bunların dışında biz de bir türlü belini doğrultup onurlu bir çıkış yapamayan tiyatro hareketinden söz etmek istiyorum. Cumhuriyet öncesi ve birinci Cumhuriyet dönemindeki orta oyunları, Tuluat ve Karagözler artık unutulmak üzeredir. Son zamanlarda tuluat Marksist propaganda tiyatro gruplarınca mâniler ve sloganlar eşliğinde istismar edilmektedir.

“Okul müsameresi” boyutlarını aşamayan kendi öz tiyatromuz bir türlü kurulamamıştır. Mehmet Akif ısıtılıp yeniden seyirciye sunulmuştur. Bir de Marksist tiyatroya karşı, Anti Marksist tiyatromuz vardır. Ancak bunun entelektüel bir seviyeye ulaştığı söylenemez. 10 yıl öncesinin Komünizmle mücadele gruplarının klasik sloganlarını aşan yönü görülmez. Kısaca “Slogan Tiyatrosudur”. Bu gibi gruplarda sosyal, kültürel ve estetik bir form aramak hemen hemen imkânsız gibidir.

Bizde en önemli tiyatro hareketi yazı plânında NFK’nin önderliğinde gerçekleşmiş, ancak ihtiva ettiği mana ve estetik yapıyı kuşatan bir uygulama alanından mahrum kalmıştır. Bir REİS BEY henüz ulaşılamayan yüksek bir seviyeye sahiptir. Eser vermede zirvede, uygulamada tabanda olmak korkunç bir tezat teşkil ediyor.

Abdullah Kars, Üstün İnanç, Hasan Nail Canat, Ahmet Küçükağa ibret sahnesi, Adım tiyatrosu, Diriliş sahnesi, vd. henüz bu hareketin alfabesini aşmış durumda değillerdir. Bizde en güçlü uygulamayı yıllar önce MTTB çatışı altında gerçekleştirilip Avrupa’daki tiyatro yarışmasında birinci olan Necati Sepetçioğlu’nun Büyük Otmarları’nı gösterebiliriz. Bunun dışında Tiyatro hareketinde ismine rastladığımız Ali Yürük, Emine Işınsu, Mustafa Miyasoğlu, ve Ali Nar yarın için bir ümit kaynağıdır.

Burada Nuri Pakdil’in tiyatro eserlerine de değinmek isterim. Edebiyat dergisini veya yayınlarını takip edenler bu çalışmaları hatırlayacaklar. Ionesco ve Prevert’in yerli bir uzantısı karakterini arz eden oyunların ülkemizde temsili, teknik ve seyirci açısından imkansızlık noktasında. Ancak bu oynanamaz anlamını taşımamalı, şartların sınırlılığı noktasında bunu böylece değerlendirmek mecburiyeti olarak kabul edilmelidir. Bizde yıllar boyu çok güzel klasik tiyatro eseri raflarda durup uygulama imkanı bulamaz ve yine insan ve teknik gereçler açısından çok yoksunken, yoğun bir biçimde müzik ve ışık işlemine yer veren bu oyunların uygulanmasını imkansızlaştırıyor. Eğer gerçekten sahneye aktarılmış olsa o zaman da seyirci motifi engelleyici bir faktör olarak karşımıza çıkacaktır.

Artık tiyatroda seyirci-oyuncu ikilemi ortadan kaldırılıp tek bir organik yapıda kavuşturulup ses, müzik, renk ve görüntü eşliğinde fikir tartışılırken ortada bizim olmayışımız acı bir gerçek. Nuri Pakdil bu acı gerçeği, “Tatlıya” çevirmenin bütün şartlar aleyhine de olsa başarmanın kavgasını veriyor.

Tiyatro bir kültür hadisesi, bir olgu meselesidir. Şimdilik okuyacağız, belki yarın uygulama alanı bulacaktır. Belki de yeni bir dünya kurulacak çağa oradan yepyeni ölümsüz mesajları çıplak gerçekliği ile sunacağız. Şimdiki tiyatromuz bu. Bunu başarmak mecburiyetindeyiz.

Yeni kurulacak tiyatro gruplarına bu temel prensibe mümkün olduğu ölçüde yaklaşmalarını tavsiye ederim. Tümüyle başaramasalar bile yaklaştıkları ölçüde yüceleceklerdir.

 

 

TecnoWeb EDY © 2002 - 2016 Hata Bildirin | Yasal Uyarılar | eMail Kayıt | Mobil Cihazda Aç +90 532   291 7896