Edebiyat Dergisi
Yayınları
7348. Gösterim
Yedi İklim Dergisi, Sayı: 58, Ocak 1995
Her yazı bir bakıştır. Yazar, dili kullanarak bakışını somutlaştırır. Dil, ortak kabuller üzerinde yükselen bir yapıdır. Dilin kullanımı, zaman içinde alışkanlıklara, sıradanlıklara yol açar. Bu durum, bir yanıyla, belli bir geleneğin yerleşip sürmesini sağlar ama bir yanıyla da insan bilincini etkisizleştiren, basmakalıp ve içeriksiz bir iletişim ağını örer.
Genelde sanatçılar, özelde edebiyatçılar; yerleşik iletişim ağını zorlayan, alışılmış kalıpları aşarak insanın önüne yeni ufuklar açan, yeni seçenekler sunan öncü kişilerdir.
Sanatçının bu hamleci niteliği, istikrar timsali bir geleneğin durağan ortamında bile sözkonusudur. Büyük sanatçıların büyüklüğünü sağlayan özellikler arasında, onları çağdaşlarından “farklı” kılan niteliklerin önemli bir payı vardır.
Türk dilinin ve edebiyatının İslâm uygarlığı zeminindeki macerası, tarihsel bir olgudur. Bu olguyu değiştirmemiz sözkonusu bile değildir, ancak değerlendirmelerimiz değişik olabilir. Bu durum, bütün tarihsel olgular için geçerlidir.
Batı uygarlığının, İslâm uygarlığını devletsiz bırakmak, müslümanları doğrudan ya da dolaylı yöntemlerle sömürgeleştirmek istediğini biliyoruz. Biliyor muyuz? Bu noktada işler çatallaşıyor.
Son iki yüz yılın, yüz elli beş yılın, yetmiş bir yılın olaylarını değerlendirirken aydınlar, sanatçılar, bilim adamları, gözle görülür bir ayrılma, hattâ yarılma gösteriyorlar. Kutuplaşmalar beliriyor. Mehmet-Akif-Tevfik Fikret kutuplaşmasını merkeze alarak, öncesine ve sonrasına başka örnekler sıralayabiliriz: Ahmet Mithat-Halit Ziya, Muallim Nâci-Recaizâde Ekrem, Yahya Kemal-Behçet Kemal, Necip Fazıl-Nazım Hikmet, vb. Yakın geçmişte izlediğimiz Nuri Pakdil-Melih Cevdet tartışmasını, böyle bir eksene oturtmak yanlış olmaz sanırım.
Nuri Pakdil, ‘İslâmcı’ sıfatını açıkça benimseyen; ‘Batıcı, Anamalcı, Marksçı’ akımlara karşı ‘Yerli Düşünce’yi evrensel yaklaşımlarla savunan, ilerici, devrimci ve özellikle emekçi bir yazar olarak dikkati çekti. Söyleyişindeki yenilik, bakışındaki tazelik, önerilerindeki gözüpeklik; “Böyle gelmiş böyle gider” diye düşünenleri, “Böyle gelmiş böyle gitsin” diye zorlamaya çalışanları yadırgattı, hatta ürküttü.
Bütün olumsuzluklara rağmen, yeni ve etkin yaklaşımlar, Nuri Pakdil’in yazılarıyla zihinleri mayalamıştır: Peygamber, ÖNDER’dir; namaz eylemdir, hac toplantıdır, emek kutsaldır. xBiat, tarihsel bir anı değil, âcil ve güncel bir bağlanma bilincidir. Umut ve Korku vazgeçilmez iki kanattır. İnsan bir bütündür. Uygarlık bir bütündür. Ortadoğu sınır taşlarıyla bölünemez...
Nuri Pakdil’in yazılarının genç kuşağın düşünce dünyasını nasıl besleyip zenginleştirdiğini gösteren ilginç bir örnek duruyor önümde: Ekmel Ali Okur’un Yaz Bulutu adlı romanı.(1)
Romanın başkahramanı Kerim, sağlam ve sağlıklı bir din anlayışını hayatına hakim kılmaya çalışan bir gençtir. Kitabın 49., 53., 68. ve 69. sayfalarında Kerim’in düşünceleri ve sözleri arasında Nuri Pakdil’in Biat II(2) adlı eserinden alınmış cümlelere rastlanıyor. Bu cümlelerin kimi, tırnak içinde verilerek alıntı olduğu hissettirilmiş, kimi kahramana ait görünüyor, kiminde bir sözcük değiştirilmiş. Örneğin Biat II’de “Marksçılık” olan sözcük, Yaz Bulutu’nda “komünizm” yapılmış.
Bu alıntıları “çalıntı” diye değerlendirmek isteyen eleştirmenler çıkabilir kuşkusuz. Ama bana kalırsa, durumu “özümseme, benimseme” biçiminde değerlendirmek de mümkündür.
Yaz Bulutu’nun 54. sayfasından alınan şu cümleler, Biat II’nin 45., 31., ve 15. sayfalarında yer almaktadır: “Evrensel düşünce ödün vermeden çalışma istiyor bizden.” (Biat II’de ‘Yerli düşünce’) Ancak eylemin içinde kurulabilir düşünce birliği” diyordu. “Temel sorunlar önünde susmak, cezalandırılması gerekli ağır suça girer” diyordu.” Sömürgeciliğin işlevi ezmek, ne ki, biz de direne direne kaldıracağız onun ölümcül gücünü çağımızdan” diyordu. “Vicdan rahatlığı duyarak bir günü geçirmek çok zorlaştı” diyordu.
Bu cümleleri Nuri Pakdil’le ve Yaz Bulutu kahramanı Kerim’le birlikte bir kez de biz söyleyemez miyiz?
Böylece yeni hamle başlamış olmaz mı?
EDY © 2002 - 2016 | Hata Bildirin | Yasal Uyarılar | eMail Kayıt | Mobil Cihazda Aç | +90 532 291 7896 |